-
1 безумно
delice(sine), çılgınca; müthişбезу́мно влюблённый в кого-л. — (birine) deli gibi âşık
безу́мно увлека́ться чем-л. — (bir şey) delisi olmak
я безу́мно уста́л — müthiş yoruldum
он безу́мно люби́л жизнь — yaşamağı delicesine severdi
-
2 folle
III1 dément deli, çılgın [ʧɯɫ'gɯn]2 déraisonnable deli [de'li]◊Il est fou d'aller là-bas. — Oraya gitmesi için deli olması gerek.
3 insensé çılgın [ʧɯɫ'gɯn]4 être fou de qqn, qqch birine delice âşık olmak◊Il est fou de sport. — Bu delikanlı spor delisi.
5 très grand müthiş [myt'hiʃ]◊Ce massage m'a fait un bien fou. — Bu masajın bana müthiş faydası var.
◊Il y avait un monde fou à ce concert. — Bu konserde müthiş bir kalabalık vardı.
6 être fou de joie delice sevinmekn m f1 aliéné deli [de'li]2 personne insensée deli [de'li]◊Il travaille comme un fou. — Deli gibi çalışıyor.
3 deli [de'li]◊C'est un fou de golf. — Bu adam golf delisi.